6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu Konsolide metin
Ancak bu şekilde yapılan toplantı ve görüşmeler sonunda fesih için alınacak kararın da toplantıya katılan üyelerin üçte ikisinin aynı yönde vereceği oy ile alınması zorunludur. Fesih konusunda Genel Kurul’ca alınacak kararlar on beş gün içinde mülkiye amirliğine bildirilir. E) Toplantının yönetimi ve güvenliğinin sağlanması divan başkanına aittir. Genel Kurul toplantısında yalnız gündemde yer alan maddeler görüşülür. Ancak toplantıda hazır bulunan üyelerin en az onda biri tarafından görüşülmesi yazılı olarak istenen konuların Genel Kurulun salt çoğunluğuyla kabulü koşuluyla gündeme alınması zorunludur. Ancak gündem değişikliğe ilişkin önergeler gündemle ilgili görüşmelerden önce ya da bu görüşme sırasında verilmiş olmalıdır. Gündemin oylanarak kesinleşmiş olmasından sonra verilecek önergeler görüşülemez ve oylanamaz. Madde 10 – Asıl üyeliğe kabul edilenler, kararın kendilerine taahhütlü mektupla bildirimin yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar Genel Kurul tarafından belirlenmiş giriş ve yürürlükteki üye ödentisini yatırarak kayıtlarını yaptırmak zorundadır. Bu süre içinde gerekli işlemleri yaptırmayan ya da geçerli bir özür bildirmeyen adayların asıl üyelikleri kendiliğinden düşer. Asıl üyeler, işyeri ve oturma adresleri ile sosyal durumlarındaki değişiklikleri 30 gün içinde Cemiyet Genel Sekreterliğine yazılı olarak bildirmekle yükümlüdürler.
Bu süre geçirildikten sonra açılan davalar süre aşımı nedeniyle reddedilecektir. Maddesine göre, akid taraflardan biri olarak Türkiye Cumhuriyeti, sözleşmenin Birinci Bölümünde tanımlanan hak ve özgürlükleri, kendi yargı yetkisinde olan herkese tanıma yükümlülüğü altına girmiştir. Buna göre, Türk Silahlı Kuvvetlerinde çalışan sivil memurlar, ister ceza hukukuna, ister disiplin hukukuna ilişkin bir yaptırımı gerektirsin, amirlerine karşı her türlü itaatsizlikleri ve saygısızlıkları yönünden özel kanun teşkil eden 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu ile 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanununa tâbidirler. 1982 Anayasası’nda ise; 1961 Anayasası’ndan farklı olarak bazı idari işlemler yargı denetimi dışında bırakılmıştır. Bunlar; Cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler (md.105/2, 125/2), Yüksek Askeri Şura kararları (md.125/2), olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler (md.148/1), Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararlarıdır (md.152/4). Maddesinde; “Dilekçeler ve savunmalar alındıktan veya cevap süreleri geçtikten sonra, dava dosyaları Genel Sekreterlikçe Başsavcılığa verilir.
Ancak uygulamada bu ceza verilmeye devam ettiği gibi AYİM de oyçokluğuyla da olsa bu cezanın verilebileceği yönünde kararlar verilmektedir[743]. Fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak da; “Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmiştir. Bu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere; Anayasanın 129\. En yeni ve popüler oyunları ilk sen deneyimle. paribahis\.maddesinin 4. Fıkrası ile, Silahlı Kuvvetler mensupları hakkında uygulanan disiplin cezalarının yargı denetimi dışında bırakılabilmesi için yasama organına imkan tanındığı, yasama organınca bu imkana dayanılarak 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 2. Fıkrasındaki düzenlemeyle, sadece disiplin amirlerince disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen cezaların yargı denetimi dışında bırakıldığı görülmektedir. İç hukuktaki bu düzenlemeler karşısında disiplin amirlerince disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü verilen disiplin cezalarının yargısal denetiminin yapılması mümkün görülmemektedir. Disiplin mahkemeleri, “yargısal rol” ifa eden ve bir “adli fonksiyona” sahip bulunan, keza belli bir usul izleyerek ve hukuk kurallarına dayanarak karar veren ve kararları Devlet gücüyle icra edilen kanunla kurulmuş mahkemelerdir. Disiplin mahkemelerinin Anayasal temeli bulunduğu gibi kuruluş ve işleyişi 477 sayılı Kanunla belirlendiğinden AİHS’nin 6. Maddesinde yer alan kanunla kurulmuş bir mahkeme kriterini karşılamaktadır. Bu mahkemelerin hâkim olmayan kişilerden kurulu olması tek başına AİHS’nin 6. Maddesi anlamında “mahkeme” olarak kabul edilmemesi için yeterli değildir.
Komutan, sahip olduğu yetkilerle adeta teşkilatında kurulmuş bulunan mahkemenin sahibi gibidir. Disiplin mahkemesi de, komutanın elinin altındaki askeri disiplin ve komutanlık otoritesini sağlayıp, sağlamlaştırmakta kullanılan bir mekanizma konumundadır[297]. “Teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan komutanlıklar veya askeri kurum amirlikleri ile MSB’lığı Müsteşarlığında; yardımcılığı kaldırılan askeri hâkim sınıfına mensup subaylar arasından atanmış bir disiplin subayı bulunur. Askeri hâkim sınıfına mensup disiplin subayları, komutanlık ve askeri kurum amirliklerinin aynı zamanda hukuk müşaviridirler” (477 SK m.6). Maddesinde, askeri yargının, askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütüleceği belirtilmiştir[287].
- Acaba bu sürelere uyulmamasının hukuki sonucu ne olacaktır?
- Ancak, uygun nitelikte başkan ve üye bulunmazsa, en yüksek komuta makamından itibaren sıra ile aşağı derecedeki komuta mevkilerinde bulunan subaylar başkan ve üye olarak görevlendirilir.
- Kurulların yetkisinin kendilerine önerilen cezayı ret ya da kabulle sınırlandırılması hatalıdır.
Maddesinde düzenlenen sair suretle memuriyet nüfuzunu kötüye kullanma suçu oluşacaktır[142]. Askeri şahsın gerçekleşeceğini doğru olarak öğrendiği kaçma teşebbüsünü, önü alınabilecek zamanda amirine haber vermemesi suçun maddi unsurudur. Kaçmaya kalkışma fiili doğru olarak öğrenildikten sonra öğrenen kişi bunu ilgili mercilere haber verme yükümlülüğü altına girer. Haber verme yükümlülüğü, kaçmanın engellenebileceği bir zamanda geçerlidir. Kaçmanın gerçekleşmesinden sonra öğrenilmesi maddenin kapsamı dışında kalır[127]. Askerlikten kaçmak, askeri sadakat vazifesine karşı yapılan ve vazifeyi ağır surette ihlal eden mütemadi bir suçtur[119]. Askeri Yargıtay, yerleşik içtihatlarında, firar suçlarının suç işleme kastının devam ettiği sürece mütemadi bir suç niteliğinde olduğunu belirtmektedir[120]. Örneğin eylemin ciddi bir tehlike arz eden bir disiplinsizliğin düzeltilmesi maksadına yönelik olarak ve basit itip kakma, kulak çekme, hafif şiddetli bir tokat gibi hareketle işlenmesi halinde, az vahim hal kabul edilerek kısa hapis cezasıyla cezalandırılmalıdır. Maddesinde suçlar, cürüm ve kabahat olarak ikiye ayrılmıştı. Fıkrasında da, “askeri suçlar”[36]; “askeri cürüm” ve “askeri kabahat” olarak ikiye ayrılmıştır[37].